Hikmet

Hz. ÂDEM (a.s.)

 

İlk insan, ilk peygamber, insanlığın babası. Allah´u Teâlâ Hz. Âdem´i topraktan (turâbtan) yarattı. (Hûd, 11/61; Tâha, 20/55; Nuh, 71/18) Yüce Allah yeryüzünde bir halife yaratacağını meleklerine bildirdiği zaman; ilim, irade ve kudret sıfatlarıyla donatacağı bu varlığın yeryüzüne uyum sağlaması için maddesinin de yeryüzü elementlerinden olmasını dilemiştir:

"Sizi (aslınız Âdem´i) topraktan yaratmış olması onun ayetlerindendir. Sonra siz (her tarafa) yayılır bir beşer oldunuz." (er-Rum, 30/20)

Allah´u Teâlâ Hz. Âdem´i yaratırken maddesi olan toprağı çeşitli hâl ve saf... Devamı


Hz. YA\´KUB (a.s)

 

Kur´ân´da adı geçen peygamberlerden biri.

Ya´kûb (a.s)´ın soyu, İshâk (a.s) vasıtasiyle İbrahim (a.s)´a dayanmaktadır. O, İshak (a.s)´ın ve İshak (a.s) da İbrahim (a.s)´ın oğludur. Annesinin adı Refaka´dır. Kardeşi Ays ile beraber, ikiz olarak doğmuştur. Kardeşinin ardından doğduğu için ona Ya´kûb denmiştir.

Ya´kûb (a.s)´ın diğer bir adı da İsrail´dir. Kardeşi Ays´tan kaçarak dayısının yanına giderken gündüzleri saklanmış ve geceleri yürümüştür. Bundan dolayı kendisine İsrâil denmiştir. Kelime olarak İsrâil geceleyin (Allah´a) yürüyen demektir (et-Taberî, Tarih, Mısır... Devamı


Hz. MÛSA (a.s)

 

Allah Teâlâ´nın, dört büyük kitaptan biri olan Tevrat´ı verdiği ve yeryüzünde dinini tebliğ edip, hakim kılması için gönderdiği Ulu´l-Azm* peygamberlerden biri. Hz. İbrahim (a.s)´in soyundan olup, İsrailoğullarının akidelerini islah etmek ve onları Allah Teâlâ´nın dilediği nizama kavuşturmakla görevlendirilmişti. Küfürle mücadelesi Kur´ân-ı Kerim´de uzun uzun anlatılmaktadır.

Hz. Adem (a.s)´den, Rasulullah (s.a.s)´e kadar pek çok peygamber gelmiştir. Bu peygamberler, gönderildikleri kavimleri, Allah Teâlâ´ya iman etmeye çağırmışlar; bu yolda kâfirlerle savaşmışlar, yaşadıkla... Devamı


Hz. DAVUD (a.s.)

 

Kur´ân-ı Kerim´de adı geçen İsrailoğulları peygamberlerinden biri.

Yahuda kabilesinden İsa (Yasa)´nın sekizinci oğludur.

İnsanoğlu yoldan çıkıp da bataklığa düştükçe, yüce Allah, onlara peygamberler göndermiştir. Onlar bu peygamberler vasıtasıyla uyarılmıştır. İsrailoğullarına da peygamberler gönderilmiştir. Onlar, umumiyetle bu peygamberlere isyan hatta ihanet etmişlerdir.

Hz. Musa´nın vefatından sonra, yine İsrailoğulları isyanın karanlığına daldılar. Azgınlık yaparak Hz. Musa´nın Allah´tan getirdiği akîdeyi terk etmeye başladılar. Cenâb-ı Allah, onların üzer... Devamı


Hz. SÜLEYMAN (a.s)

İbrânice Şlomo (Salomon). Hz. Davud´un oğlu, O´ndan hemen sonra İsrail oğullarının peygamberi "akl-ı selim" ve "nazik" manalarına gelen "selim"in eş anlamlısı.

Kitab-ı Mukaddes´e göre Hz. Süleyman, israiloğullarının icraatlar yapmış büyük peygamber ve hükümdardır. Kur´ân-ı Kerim, Hz. Süleyman´ın bir İsrailoğulları peygamberi olduğunu açıklarken; Hıristiyanların mukaddes kitabı İncile göre O, bir İsrail kralıdır. Devrinin en önemli hadisesi, Ken´anlıların kesin olarak itaat altına alınmasıdır. Bundan ayrı olarak Hz. Süleyman memleketini 12 eyalete ayırarak her birine birer vali tayin ... Devamı


Hz. YAHYA (a.s)

 

Kur´an´da adı geçen peygamberlerden biri. Yüce Allah tarafından, Kur´an´da: "Ey Zekeriyya! Sana Yahya isminde bir oğlanı müjdeliyoruz. Bu adı daha önce kimseye vermemiştik" (Meryem, 19/7) ayeti ile haber verildiğine göre; Yahya (a.s.), Zekeriya (a.s)´ın oğlu idi. Kendisine Yahya adı da, Allah tarafından verilmişti.

Yahya (a.s)´nın yüzü güzel, kaşları çatık, saçları seyrek, burnu uzun, sesi ince ve parmakları kısa idi. O, İsâ (a.s)´dan altı ay önce dünyaya gelmişti. Yani Isâ (a.s)´dan altı ay büyüktü. Dolayısıyla, Musa (a.s)´nın şeraitiyle amel eden peygamberlerin sonuncusuyd... Devamı


LOKMAN (LUKMAN)

 

Bir nebî veya velî olduğu ihtilâflı; ancak çoğunluğun tercihine göre hakim bir şahsiyet.

Kur´ân-ı Kerîm´de Lokman adı iki yerde geçer (Lokman, 31/12,13). Kelime, aynı zamanda Mekkî bir surenin adıdır. Bu sûrenin nüzul sebebi Kureyşlilerin Lokman´ı Hz. Peygamber (s.a.s)´e sormalarıdır.

Lokman´ın adı geçen iki ayetin meâli şöyledir: "Andolsun Biz Lokman´a Allah´a şükretmesi için hikmet verdik. Şükreden kimse ancak kendisi için şükretmiş olur. Nankörlük eden ise, bilsin ki Allah her şeyden müstağnîdir, övülmeye lâyık olandır. Lokman, oğluna öğüt vererek. "Yavrum, Allah´a... Devamı


Fatiha suresi

Fatiha suresi:      Elhamdü lillâhi rabbilâlemîn. Errahmânirrahîm. Mâliki yevmiddîn. İyyâke nabüdü ve iyyâke nesteîn. İhdinas-sırâtal müstekîm. Sırâtallezîne enamte aleyhim gayrilmagdûbi aleyhim ve leddâllîn.

MÂNÂSI

Hamd (övmek, övülmek); O, âlemlerin Rabbi, O Rahmân, Rahîm, O, âhiret gününün mâliki Allâh´ın (hakkı) dır. O´na mahsustur. İlâhi! Yalnız Sana ibâdet ve kulluk ederiz, sade Sen´den yardım dileriz. Bizi doğru yola hidâyet eyle. Kendilerine bol bol nîmet verdiğin bahtiyarların yoluna, ki onlar ne azıp sapmış, ne de gazabına uğramışlardır. (Duâmızı kabul eyle Allâh´ı... Devamı


Kevser Suresi

Kevser Suresi:      İnnâ etaynâkelkevser. Fesalli lirabbike venhar. İnne şânieke hüvelebter.

Analamı:Biz verdik sana (Yâ Muhammed) hakikatte Kevser. Sen de Rabbın için namaz kıl ve kurban da kesiver. Doğrusu, asıl ebter sana buğz eden (hınç besleyen, diş bileyen) in kendisidir.

Tefsir - Kur´ân´da lâfız bakımından en kısa, mânâ cihetinden çok geniş sûre budur. Mekke´de nazil olmuştur. Müslümanlar ilk devirlerinde hem azlık, hem de fakir idiler. Peygamber Efendimizin erkek çocukları da o sıralarda ölmüştü. Arap putperestleri bunları Müslümanlık için birer kusur sayarak onlarla a... Devamı


Nas Suresi

 Nas Suresi:      Kul eûzü birabbinnâsi. Melikinnâsi. İlâhinnâs. Min şerrilvesvâsilhannâs. Ellezî yüvesvisü fî sudûrinnâsi. Minelcinneti vennâs. MÂNÂSI "De ki: Sığınırım Rabb´ına nâsın. Melikine nâsın. İlâhına nâsın; şerrinden o sinsi vesvâsın. Ki, fiskos eder sinelerinde (1) nâsın; gerek cinden (olsun o sinsi) gerekse insden."

Tefsir- Bundan evvelki, sûre her şeyin, gece ve gündüz, her zaman insana ârız olabilecek açık şerlerinden Allâh´a sığınmak lâzım olduğunu bildiriyordu. Bu sûrede ise, gözle görülmeyen, elle tutulmayan gizli şerlerden ve gizli kuvvetlerden de korunmak ve Allâh´... Devamı


Aliyyül Mürteda

Aliyyül Mürteda

Allahın arslanı ve Resûlullahın dâmâdı.

Halifeliği devrinde zuhur eden fesatçılarla mücadele ettiğinden, sükun ve huzur bulamamıştır. Hükumet idaresinde Hazret-i Ömerin yolunu tutmuştur. Her işin emniyet ve istikamet dairesinde yapılmasına çalışır, halka şefkat gösterirdi. Her tarafta askeri birer merkez vücude getirmişti.

Hakkında bir kaç ayet-i kerime nazil olup, pek çok hadis-i şerifle medhedildi. Ehl-i sünnetin gözbebeği, evliyanın reisi, kerametler hazinesidir. Adalet, ilim, cömertlik, merhamet ve diğer yüksek faziletleri kendisinde toplamıştır. Pe... Devamı


Abdullah Bin Abbâs

Abdullah Bin Abbâs

Tefsîr âlimlerinin şâhı.

Resûlullah efendimiz Mekkede iken, Abdullah ibni Abbâsın annesine buyurmuştu ki: - Senin bir oğlun olacak. Doğduğu zaman bana getir!

Çocuğu getirdiklerinde, kulağına ezân ve ikâmet okuyup, ismini Abdullah koydular. Allahım! Onu dinde fakîh kıl ve kitabını ona öğret diyerek duâ ettiler. Sonra annesinin kucağına verip buyurdular ki: - Halîfelerin babasını al, götür!

Abbâs bunu işitip, bu durumu Peygamber efendimize gelip sorunca, Evet, böyle söyledim. Bu çocuk halîfelerin babasıdır buyurdu.

Hepsi onun soyundan old... Devamı


Abdullah Bin Ömer

Abdullah Bin Ömer

En çok hadîs bilen sahâbîlerden.

Abdullah bin Ömer hazretleri, Eshâb-ı kirâmın büyüklerinden olup, dört büyük halîfeden Hazret-i Ömerin oğludur. İlk îmâna gelenlerdendir. Babası îmân ile şereflenince, o da küçük yaşta Müslüman oldu.

Küçük yaştan beri Peygamber efendimizle beraber bulundu. Bunun için Eshâb-ı kirâm içinde en çok hadîs-i şerîf nakledenlerden oldu.

Ayrıca, yaratılış olarak üstün hâllere sahip olduğundan ve Resûlullahın hizmeti ile şereflenip, uzun zaman sohbetlerinde bulunduğundan, bütün ilimlerde mâhir oldu.

Çok cömert idi ... Devamı


Hatîb Bin Ebî Beltea

Hatîb Bin Ebî Beltea

Peygamber efendimizin elçilerinden.

Hazret-i Hâtib, genç yaşında Yemenden Mekke-i Mükerremeye gelmiştir. Buraya yerleşen Hazret-i Hâtib, burada evlenmiş ve birçok çocuğu olmuştur.

Hâtib bin Ebî Beltea, Müslüman olmadan önce, şâirliği ile meşhurdu. İyi bir süvâri idi. Hicretten önce Müslüman olmakla sereflenmiş olup, bunun kesin tarihi bilinmemektedir. Mekkeli Müslümanlarla birlikte, Peygamber efendimizin hicretinden önce Medîneye hicret etmiştir.

Îmânı kuvvetli, teslimiyeti tamdı Medînede bir süre Ensardan Münzir bin Muhammedin evinde misâfi... Devamı


Muaz bin cebel

Muaz bin cebel

Helâl ve harâmı iyi bilen sahâbî.

Peygamber efendimiz Müslüman beldelerine vâli ve zekât tahsil memurları gönderdiği sıralarda, bir gün sabah namazından sonra Eshâb-ı kirâma dönerek buyurdu ki: - İçinizden hanginiz Yemen´e gider?

Hazret-i Ebû Bekir cevap verdi: - Ben giderim yâ Resûlallah!

Peygamberimiz bir müddet sonra tekrar sordu: - Hanginiz Yemen´e gider?

Bu sefer Hazret-i Ömer cevap verdi: - Ben giderim Yâ Resûlallah!

Peygamberimiz biraz sonra yeniden sordu: - İçinizden Yemen´e kim gider?

Mu´âz bin Cebel ayağa kalkıp dedi... Devamı


Muhammed Bin Mesleme

 Muhammed Bin Mesleme

Resûlullah efendimizin fedâîlerinden.

Bedir savaşından sonra Mekkeli müşriklerin ölüleri hakkında ağıtlar, şiirler söyleyerek müşrikleri kışkırtan, Peygamberimize ve Müslümanlara dil uzatarak fitne çıkartan, hattâ Peygamberimize suikast tertiplemeye kalkışan Kâb bin Eşref adlı bir Yahûdî zengini vardı. Peygamber efendimiz Eshâb-ı kirâma buyurdu ki: - Kâb bin Eşrefi kim öldürür? Çünkü o, Allah ve Resûlüne ezâ etmiştir.

Muhammed bin Mesleme dedi ki: - Yâ Resûlallah! Ben onu senin için öldürür, onun sesini kısarım.

Bunun üzerine Resûlullah efe... Devamı


Hikmet ne demektir ?

Hikmet ne demektir?

Hikmet için değişik tarifler getirilmiş, farklı mânâlar verilmiş. Bunlardan birkaçı şöyle: İşleri en doğru ve en uygun biçimde yapmak. Eşyanın hakikatinden bahseden ilim. Eşyada gizli ilâhî sırlar ve gayeler. Amelle beraber ilim. Faydalı ilim ve salih amel. İnsandaki akıl kuvvesinin istikamet üzere ve aşırılıklardan uzak olma mertebesi

Bunlar içerisinde en yaygını sır, gaye, fayda mânâsı. Bu işin hikmeti nedir? denildiği zaman, Bundan maksat nedir? Bilemediğimiz ne gibi gizli sırlar taşıyor? mânâsı akla gelir. O halde, bir iş yapılacak ve ondan bir fayda hâ... Devamı


Mirac gecesi

Sual: Mirac ne demektir, bu gecenin önemi nedir?CEVAPMirac, merdiven demektir. Resulullah efendimizin göklere çıkarıldığı, bilinmeyen yerlere götürüldüğü gecedir. Recebin 27. gecesidir. İsra suresinin ilk âyet-i kerimesinde, Mirac bildirilmektedir.Mutezile fırkası, Resulullah efendimizin bir anda, Cenneti, Cehennemi ve daha birçok yerleri gezip gelmesine akıl erdirememiş, Miracı kabul etmek, Allaha mekan ittihaz etmek olur diyerek Miracı inkâr etmiştir. Allahü teâlâ, Hazret-i Musa ile Tur dağında konuşmuştur. Tur dağı Allahü teâlânın mekanı mıdır? Elbette değildir. Cennete giren müminler de Al... Devamı

İmanın ve İslam´ın şartları

İmanın ve İslam´ın şartları Sual: Her müslümanın bilmesi gereken zaruri iman bilgilerini kısaca bildirir misiniz?CEVAPZaruri gereken iman bilgisi, imanın ve İslamın şartlarıdır. Kısaca aşağıda bildiriyoruz. Geniş olarak Amentünün esasları kısmında bilgi var. İmanın şartları şunlardır:1- Allaha inanmak Allahü teâlâ, vacib-ül-vücud [varlığı lazım olan] ve hakiki mabud ve bütün varlıkların yaratıcısıdır. Ondan başka ilah yoktur. Allahü teâlâ zamandan, mekandan münezzehtir. Hiçbir şeye benzemez.Allahü teâlânın, sıfat-ı zatiyyesi altıdır: Vücud, Kıdem, Beka, Vahdaniyyet, Muhalefet-ün lil-havad... Devamı

Kelime-i tevhidin manası

Kelime-i tevhidin manası Sual: Kelime-i tevhidin manası nedir?CEVAPMüslüman olan bir kimseye, ilk önce (La ilahe illallah, Muhammedün resulullah) kelimesinin manasını bilmek ve inanmak farzdır. Bu kelimeye Kelime-i tevhid denir. Kısaca manası, (Allahtan başka ilah yoktur. Muhammed aleyhisselam da Onun Resulüdür) demektir.Kelime-i tevhidin manasını, Ehl-i sünnet âlimleri şöyle açıklıyor:İnsanlar yok idi. Sonradan yaratıldı. İnsanların bir yaratanı vardır. Her varlığı, O yaratmıştır. Bu yaratan birdir. Ortağı, benzeri yoktur. Bir ikincisi yoktur. O, hep var idi. Varlığının başlangıcı yoktur... Devamı

Tevbe suresinin 97. âyetinde, (A’rabiler [bedeviler] küfür ve nifakta daha beter) deniyor. Bunun açıklaması nasıldır?

Araplar ve bedeviler

Sual: Tevbe suresinin 97. âyetinde, (Arabiler [bedeviler] küfür ve nifakta daha beter) deniyor. Bunun açıklaması nasıldır?

CEVAP

Tefsirlerde, Arab kelimesi, bedevi olarak geçmektedir. Kâdı Beydavi tefsirinde, bu âyetin açıklamasında buyuruluyor ki:

Şehirden uzak, çölde yaşayan bedeviler, küfür ve nifak yönünden şehir halkından daha ileridedir. Bedevilerin şehir medeniyetinden uzak kalışları, kalblerinin kasvetli oluşu, ilim ehli ile az görüşmeleri, kitap ve sünneti az bilmeleri sebebiyle onlar bu duruma düşmüşlerdir.

 

Bu tefsir... Devamı


Hac ve Umre Malzemeleri © 2009
Hac - Umre ve İslamiyet Hakkında Genel Bilgiler Sİtemizde